15 Aralık 2015 Salı

Yol Arkadaşım Kara Çaydanlık






    İsli kara bir çaydanlık. Yol arkadaşı, dert ortağı. Çoban sabrında bir dinleyici, demli sohbetler erbabı. Pahalı cihazlar, afili eşyalar veya yeni ciciler değil, işte böyle bir kara çaydanlık heyecanlandırır bizi. Haftanın sonunda sevgiliyi bekler gibi. Yediğimiz yemekler bile ondan bir bardak çay içmek için, hem de ince belli. Kamplar, yürüyüşler bahane. Şu her yönü üzüntü veren hayat serüveninde bir Alice Harikalar Dünyası kaçamağıdır, kara çaydanlık. Deliğinden baktığında yeşil vadiler görürsün. O fokurdayan kapağını kaldır; burnunda sıcak anne keki… Her muhabbetten bir parça is kalır geriye, siner en derine. Bir seremonidir o, ateşin çıtırdısı, suyun fısıltısı…

    Yaşlı bir Kızılderili ne kadar yanılabilinir ki demiş şair. Peki ağabeycim, yaşlı bir Anadolu çobanı ne kadar yanılabilir? Toprakla büsbütün yaşayan hiçbir ulvi adam yanılmaz bence. Çay olmadan asla yollara düşmez böyle bir adam. Serüvene başlamaz, işe koyulmaz. Anadolu, sarıdan maviye renk cümbüşü. Bu koca coğrafyada kim yarendir bir yolcuya? Karşısına çıkan yel değirmenlerine savurduğu bir kara çaydanlık dumanı kadardır çobanın manzarası. Dağlar, zirveler hep isli bulutlar atlası…

    Yalnızız. Hep basit goller yedik ondan belki. Gerçi sınırsız dürüst olmak da yalnızlığın müsebbibi. İlacı belli. Bir büyüğe danışmak lazım denir ya, kara çaydanlık devleşir bu gönül meselelerinde. En ulaşılmaz aşkların tesellisi, tüm yalan dünya kahpeliklerinin ağrı kesicisi. Doğa, bir yaşam kliniği; çay ilaç gibidir dertli adama. Yanı başında akan derenin suyundan demlenmiş o çay, acılarını dinlendirir. O acılar ki, kara çaydanlığın değirmeninde sıcacık bir köy ekmeği…
Adıgüzel’in dediği gibi; yoksulların, şairlerin ve yalnızların resmi içeceğidir çay. Ona sıradan bir içecek muamelesi yapamayız. Ve o çayın, şaman ayinlerini kıskandıracak ritüeller ile demlendiği bir kara çaydanlık etkinliğini hayal edin şimdi. Ateşin etrafında günümüz dijital dünyanın analog insanları… Yani çayın tekkesidir kara çaydanlık, o da yoksulların, şairlerin ve yalnızların resmi enstrümanıdır o vakit.
Benim kara hayatımın isli dostu, ateşle buluştukça döner bu dünya. Ve umut, bir sarı sıcak ateş, üzerinde tıkırdayan bir çaydanlığın sesi. Kara çaydanlık, ateşin sessiz gölgesi…

Mustafa Kara
Kasım'2015