Ben küçükken, her tatil dönüşü
öğretmenimiz okulun ilk gününde, o yaz neler yaptığımızı sorar, sonra da
anılarımızı yazmamızı isterdi. Sınıfın köşesindeki çöp kutusunun başında
kalemimi açarken neler yazacağımı hayal ederdim ama kalem aşığı bir çocuk olarak
hep öğretmenimin dolma kalemine takılırdı gözüm.. Hiçbir zaman bir ders
süresince bitiremezdim yazımı. Zil çalardı ve öğretmen yazınıza evde devam edin
çocuklar derdi. Sanırım eve gittiğinde de o yazıya devam eden tek çocuk bendim,
kimsenin umurunda olmasa da... Aradan epey zaman geçti, okullardan mezun olduk,
evet epey de büyüdük :). Ama hala çocukça hayal kurabiliyor ve
yazabiliyorum.
O zaman sizlere kısacık da olsa, bu yaz ne yaptığımdan bahsedeyim. En güneyden en kuzeye geçtim ve ülkemizin en yeşil dağlarının olduğu bir rotada, yol arkadaşlarımla ve motosikletimle göç
eyledim. Evet gezmek terimi biraz fazla turistik bir kavram, çok fazla gezi yazarı, gezi uzmanı ve gezi sayfası var artık etrafımızda. Ve artık bana çok sıkıcı geliyorlar. Biz gezmekten daha çok "yolda olmak" terimini hak eden bir tur gerçekleştirdik. Yolda olan, göç eden dostlar... Tıpkı göçmen kuşlar gibi. Kuşların müthiş bir ahenk ile göç etmesine aşık bir insanım, benim için ilham
verici canlılar. Sanki bu turda bizler de, göç eden kırlangıçlar gibiydik.
Kafalarında minik kaskları olan, sırtlarında çantaları, kanatları toz toprak
olmuş dokuz ufak kırlangıç. Şu sahneden ne çılgın bir logo olurdu değil mi?
Anadolu’nun en ücra yollarında, dağlarında ve zirvelerinde uçan bu kırlangıçlar,
ayrıca dünyanın en tehlikeli yolu sayılan D-915’i (Soğanlı Geçidini) de geçti. Kuzey Anadolu’nun
dağlarında ıssız yaylaları ziyaret ettiler. Ahmet dayıdan yeni hikayeler
dinleyip, onunla hasret giderdiler. Hemen belirteyim, çok eğlendiler; Mehmet
Okay ve Devrim abi gibi ters köşe espri üstadları vardı. Her defasında bizi çok
şaşırtıp, kahkahaya boğdular. Rıza Kaptan gibi enerji bombası, küfür erbabı ve
sevgi deryası bir abimiz vardı. Ali abimiz akşamları bize nefis kahveler yaptı.
O güzel kahveler eşliğinde demli sohbetler ettik. Huzur ihtiva eden bir yol
arkadaşı vardı; Tümer Gündem. Çantasında kitap taşıyan adamları sevin derim.
Uçan çanta isimli motoru ve çoşkulu gür sesi ile Çulcu abim vardı, iyi ki
vardı. Motosiklet hocam ve yol üstadı, "iron but" ünvanlı başkanımız Sıtkı abim
vardı. Nam-ı diğer başkan amcam... Rota bükücümüz, kartal
gözlümüz, en uzunumuz, en zor zamanımızda enerji ve güç bulduğumuz dostumuz,
Çetin Yıldırım vardı. Hâsılı kelam, tüm ihtiyarlar ordaydı; gelemeyen arkadaşlarımız da aramızdaydı,
hepimiz yoldaydık.
Göçümüzün rotası genel olarak;
Devrim abinin Amasya’daki köy evinden başlayarak doğuya doğru çoğunlukla
dağlardan, bazen de deniz kıyısından devam etti. İlk konaklamamız Giresun
Kümbet yaylasıydı. Tirebolu'ya sahile inip enfes pidelerin tadına baktık. Daha sonra Zigana Geçidinde kaldık. Hep ara yolları, dağ
geçidlerini kullandık. Mesela tarihi Hamsiköy yolu harikaydı, yemyeşildi; gökyüzünü göremeyecek kadar. Çaykara'ya bağlı yaylaların sisli yolları macera doluydu. Konakladığımız Sultan Murat yaylasında Ahmet dayının ikram ettiği sütlaçlara doyamadık. Oradan da
Soğanlı Geçidini kullanıp, meşhur Derebaşı Virajlarını fethedip Bayburt
tarafına geçtik. Bu geçiş sırasında bir gazimiz oldu, Çulcu abim ufak bir
düşüşle ayağını incitti. Ama kırlangıç göçü dostluk ve dayanışma ile devam
etti. İspir'de yediğimiz fasulye aklımızı aldı. Yusufeli’nde bir konaklama daha yapıp, ülkenin en kuzey doğusundaki
dağları gezerek Artvin’e vardık. Hatilla Vadisinde dolandık, Kafkasör Yaylası girişinde
konaklayıp ertesi sabah Çamlıhemşin’e geçtik. Yol üstü nefis köfteler yedik. Ardından Fırtına Vadisinde uçan bu kaçık
kırlangıçlar, Kaçkarlarda, Pokut Yaylasında son konaklamalarını yaptılar. Final muhteşem
oldu, Karadeniz’in en güzel yaylası kesinlikle Pokut’tu. Göç, toplamda 3500 km sürdü. Dokuzuncu
gün dokuz kırlangıç da memleketine, ailelerine sağ salim ulaştı.
“Sıkıntılar tanrının kırlangıç
kuşlarıdır” derler. Gelip geçerler… Konar, göçerler… Ve evet; bu unutulmaz göç
ile birlikte hayatımızın bir bölümünü sıkıntılardan, sorunlardan, zorluklardan
uzak geçirdik. Doğa ile iç içe anılar biriktirdik. Motosikletlerimizi bulutlara
sürdük. En güzel çayları içtik, hırçın dalgalara karşı. Bazen üşüdük, sisten
önümüzü göremez olduk, sonra güneş alnımızı yaktı, toza toprağa bulandık. Ama
Fırtına’da yediğimiz yağmur temizledi ruhumuzu. Doya doya yaşadık her halini, insanını, yollarını... Nihayetinde; gönlümüzü yayla
eyledik, Karadeniz’in çobanlarına.
Bu sene göçümüz böyle geçti,
seneye kim bilir hangi ufuklara göç eder bu ihtiyarlar. Fotoğraf makinemi
satarak bu tura çıkmıştım; yanımda sadece her daim yol arkadaşım olan, yağmur
çamur kahrımı çeken kompakt makinem vardı. Zamanımız da kısıtlıydı, uğramak
istediğim birçok noktayı göremedim. Neyse ki bir daha Doğu Karadeniz'e gitmem için
çokça bahanem oldu bu sayede. Hayalimdeki Karadeniz fotoğraflarını pek
çekemesem de epeyce yol fotoğrafı aşağıda seyrinizi bekliyor.
Veee sanırım ders zili çaldı,
yaz tatili yazısı burada son bulur. Bir filmin sonunda, kahramanın "Evimiz, birlikte
olduğumuz yerdir" dediğini hatırlıyorum. O zaman biz de "evimizde" buluşmak
üzere ihtiyarlar, yani tekrar "yollarda" olmak üzere, özünüze iyi
bakın!..
1. Gün: Amasya Ballıdere Köyü Buluşması
2. Gün: Ballıdere Köyü - Kümbet Yaylası Rotası
3. Gün: Kümbet - Zigana Geçidi Rotası
4. Gün: Zigana Geçidi - Sultan Murat Yaylası Rotası
5. Gün: Sultan Murat Yaylasından İniş ve Of-Bayburt D-915 (Soğanlı Geçidi) Yolundan Yusufeli'ne Geçiş
Baksı Müzesine uzaktan bakabildim sadece, ziyaret etmeyi çok isterdim. Birgün mutlaka geri döneceğim o yollara...
6. Gün: Yusufeli - Artvin Hatilla Vadisi Rotası
7. Gün: Artvin - Borçka Karagöl - Çamlıhemşin - Pokut Yaylası Rotası
Doğu Karadeniz
08.08.2017
Göçümüze dair hatıraların olduğu video da aşağıdadır, iyi seyirler:
helal olsun.tekerinize taş değmesin.ben trabzonluyum,halen zigana ve limni dışında oraları göremedim.pulsar ile katılan arkadaşı da ayrıca tebrik ederim.gezileriniz takipcisiyim.aynı rotada sis dağı erikbeli ve kadırga yaylalarınızı görmenizi isterim.iyi günler.
YanıtlaSilpulsar ile katılan sizsiniz galiba.binlerce tebrikler.2016 de bende pulsar ile ist -trb yaptım.şimdi dominar 400 ile aynı yolları yapmayı planlıyorum.
YanıtlaSilMotosiklet aşkının ne demek olduğunu yolların ne demek olduğunu çok daha iyi anlıyorum harika olmuş teşekkürler bizede yaşattığın için..
YanıtlaSilmükemmel bir gezi olmuş, her fotoğrafta sanki oradaymışım gibi hissettim, kazasız belasız nice gezileri daha paylaşmanız dileğiyle.
YanıtlaSil